Gaziantep’in Kepenek Mahallesi’ndeki geleneksel evlerden birinde oturan üç kadın, Zennub Teyze, Yüksel ve İnci, dünyaya kapalı bir hayat yaşarlar. Çok mecbur kaldıklarında dışarıya çıkarlar. Bu izolasyon öncelikle evin “babası” tarafından Zennub Hanım’a uygulanmış, sonra da anne aracılığıyla kızlarına sirayet etmiş. Üç kadının da okuma yazma dışında bir eğitimleri yok.
Yüksel ve İnci, bütün yaşamsal becerilerini anneleri Zennub Hanım sayesinde kazanmışlar. Kedileriyle yaşıyorlar, birbirlerine yetiyorlar ve kuruttukları portakal kabuklarını soba üstünde yakıyorlar. Yanan kabuklar ortama güzel bir koku verdikten sonra kavrulup kalıyor.
Kadınlar hayata küskünler, insanlara güvenmiyorlar. Muhafazakâr toplumlarda, kadının hareket edeceği alan kısıtlıdır. Toplumsal cinsiyet bağlamında genellikle ev işleriyle sınırlandırılır, görünmez olmaları beklenir. Kadının eğitime dâhil edilmediği sosyo-ekonomik durumu kötü olan kesimlerde ise durum daha da vahimdir. Buralarda çoğu kadın annesinin öğrettiği hayatı miras alır ve bir sonraki kuşağa aktarır.