Çocukluğumda Safranbolu’dan Ankara’ya geldikçe mutlaka uğradığımız bir çarşıydı burası. 2017 yılının sonlarında yıkılacağını öğrenince o günler aklıma geldi.
Anafartalar Çarşısı’nın bulunduğu Ankara Ulus bölgesi 1932’de Herman Jansen planı ile “Protokol Alanı” ilan edilerek koruma altına alınmış. Ancak 2004 yılında bu plan rafa kaldırılarak rant amaçlı tarihi kent merkezi projesi devreye sokulmuş. 10 Kasım 1964 tarihinde açılan ve Ankara’nın yürüyen merdivenli ilk alışveriş merkezi olan AnafartalarÇarşısı’nın sahipleri Ferzan Baydar, Afgan Kırımlı, Tayfur Şahbaz binayı ödüllü bir proje yarışmasının ardından yaptırırlar. Bina kübik tarzıyla modernist bir denemedir. Ve 1965 yılında Fransa’da birincilik ödülü kazanır.
Çarşının en önemli özelliği, bugün hayatta olmayan yedi sanatçının eserleriyle bezeli olmasıdır. Seramik sanatı açısından bir müze olduğu kadar bir okul niteliği taşıyan Anafartalar Çarşısı Ankaralıları günlük yaşamları içinde sanatla buluşturur.
Çarşıda Türkiye'nin ilk kadın seramikçisi Füreya Koral ile bir başka usta kadın seramik sanatçısı Seniye Fenmen’in eserleri yer alır; Nuri İyem ’in ilk kez duvar üzerine uygulanmış soyut resimleri bulunur;
İlk lirik soyutlamacı ressamlarımızdan Arif Kaptan’ın çalışmaları ile lirik anlatımcı yapıtlarıyla tanınan ressam, sanat tarihçisi ve akademisyen Adnan Turani’nin eserleri görülebilir; Cevdet Altuğ’un bodrum katından son katına kadar tüm duvarı kaplayan rölyef seramikleri göz alıcıdır; Atilla Galatalı’nın büyük seramik panosu alışveriş çarşısını, “Müze Çarşı” ya dönüştürür. Anafartalar Çarşısı’nın, “Ulus Tarihi Kent Merkezi” projesi kapsamında yıkılması düşünülüyor. Bu yıkım sadece tarihi bir binayı ortadan kaldırmayacak, toplumsal hafızada doldurulması imkânsız bir boşluk yaratacak ve sanat eserlerini asli yerinden edecek.